Archive for Aralık 2010

Rüyamda Evleniyordum!

10 Aralık 2010 Cuma § 0

Geçenlerde rüyamda kendimi evlilik hazırlığı yaparken buldum. Hem de hiç istememe rağmen...

Neden, niçin bilmiyorum ama ailem özellikle annem beni evlendiriyordu. Tanımadığım etmediğim bir kızla. Kızı hayatta hiç görmemişim. İşin garibi rüyamdaki hayatta da hiç görmemişim. Bizim hazırlıklar gittikçe hızlanıyor, damatlık beğeniliyor. O sıralar bende ki psikoloji de gitgide çöküyor, kalbim kriz geçirme moduna giriyordu.

Bütün hazırlıklar tamamlandı geldi çattı nikah günü. Hani bir gelin istemediği biriyle zorla evlendirilirken, damat almadan önce odasında tek başına kara kara düşünüyor ya işte benim rüyamda bu durum tam tersiydi. Gelini almaya gitmeden önce odamda kara kara düşünüyorum "Ben şimdi ne yapacağım?" "Evliliğe hazır değilim" diye.. Ben bunları düşünürken tam gelini almaya gideceğimizi haber verecek olan kişi kapıyı çalar ve birden mucize gerçekleşir. Ben uyanırım!

O uyanma anındaki rahatlama hissimi burada kelimelere dökerek anlatamam. O ne güzel duyguydu öyle. Uyandığımda fark ettim ki kalbim hızlıca çarpıyordu. Belli ki o da hazır değildi evliliğe :)

Şoku atlatıp kendime geldiğimde içimden "Allah'ım çok şükür rüyaymış" derken buldum kendimi...

Çok şükür de rüyaymış. Gerçek olsaydı ben kalpten giderdim herhalde :)

Çocukluk Anıları

4 Aralık 2010 Cumartesi § 3

Çocukken o kadar yaramazmışım ki annem hala daha o günleri yad ederken iç geçirir. Hazır kankamız thebiglebowski mimlemiş bizi anlatmaya başlayayım. Yalnız ben anıları ilkokul öncesiyle kısıtlı tutmayacağım.

Bir gün annem bana para verdi "Al şu parayı git fırından hamur al, kızartıp yiyelim" dedi. Tamam diyip koyuldum yola. Fırın 5-10 dk'lık mesafedeydi. Ben kendi halime yürüyerek giderken aniden rüzgar çıktı. Rüzgar çok sert esiyor, arada 3-4 sn'liğine durulup yeniden esmeye başlıyor. Benim aklıma "Parayı yere koyayım rüzgar uçurtsun bende yakalayayım" fikri geldi. Parayı yere koydum, rüzgar esti ama ben babayı yakaladım. Para direk dikenliklerin arasına girdi, oraya da girmek imkansız. Aklımdan "Olum Asi şimdi miki yedin" gibi düşünceler geçerken kafamın üstünde aniden ampul belirdi. Gittim bizim bakkala "Annem sendne şu kadar borç istiyor, yarın verecekmiş" dedim. Aldım parayı doğru fırına. Hamuru alıp anneme verdim. Ertesi gün bakkal beni sokakta oynarken gördü "Annen borcu verdi mi?" diye sordu. Bende hemen "Oğluna verdim" diyip yırttım durumdan.
Lan daha ilkokula bile gitmeden nasıl düşünmüşüm bunu hayretler ediyorum kendime..

Annemle dışarı çıkmışız, misafirliğe mi pazara mı ne gidiyoruz. Ben önden yürüyorum. Yolun ortasında bulunan rögar kapağını gördüğüm gibi üstüne basıp geçtim. Bir yandan yürüyorum bir yandan da annem basacak mı diye arkama basıyorum. Annem basmadan geçti. Ben "niye basmadın, git bas" diye tuturdum. Annem de çocuk inadı geçer diye düşünmüş olacak ki yürümeye devam etti. Ben başladım bağırıp, çağırıp ağlamaya. Kendimi yerlere atıyorum "neden basmadın, git bas" diye. Zavallı annem baktı ki ben durulmayacağım o kadar yolu tekrar geri dönüp, basıp, yoluna devam etti.
Şimdi bunları yeniden gözümün önüne getirdim de gülmekten az daha sandalyeden düşüyordum :))

Sokakta oynamayı çok seven biriydim. Anne zoruyla eve girerdim. Günlerden bir gün yine çıktım dışarı. Nerden aklıma estiyse amcamlara gitmek aklıma gelmiş. Arada da bir dünya yol var yani. Ben yürüye yürüye amcamlara gittim. Kapıyı çaldım içeri girdim. Yengem beni görünce şok içine giriyor. "Senin ne işin var burda" diyor. Nasıl demesin bunu? Daha ilkokula gitmeyen biri o kadar yolu tek başına yürüyerek gelmiş. Hemen annemi arıyor, annem de meraktan her yerde beni arıyormuş o sıra. Yenem telefonu bana veriyor ve benim söylediğim ilk şey "Anne merak etme kenariyeden geldim" Sonrasında ise anneme teslim ediliyorum.

Hani dedim ya ben sokakta oynamayı çok seviyorum diye, bazı günler sabahın köründe dışarı çıkarmışım. Üst baş değiştirme de yok. Direk pijamalarımda dışarı.. Hatırladığım kadarıyla böyle dışarı çıktığım günlerden birinde mahalleden bir abla beni görüp yanıma gelmiş. Bu saatte burada ne işin var gibi.
Şimdi aklıma geldi de hadi ben çocuk aklıma o saatte dışarı çıktım. Senin ne işin vardı o saatte dışarıda?

Vee sıra geldi en bomba anıma. Bu anı ilk okul 1'deyken geçiyor..
Ramazan ayındayız ve mahallenin davulcuyu sınıftaki en samimi arkadaşımın dedesi. Bir gün bana "Asi yarın davul çalarken çık dışarı, ben dedemle geziyorum sende gelirsin bizle" dedi. Hiç düşünmeden "tamam" dedim. Gece davul çalarken kendiliğimden uyandım, aklıma hemen arkadaşın dedikleri geldi. Hiç zaman kaybetmeden üstümü değiştirip apartmana attım kendimi. Tam apartman kapısını açıp dışarı çıkacaktım ki aklıma "Ya dışarıda ayılar varsa ve beni yerse" geldi. İçimi korku kapladı çık dışarı çıkabilirsen.. Biraz düşündükten sonra anlaşıldığı üzere götüm yemediğinden eve döndüm.
Ulen bende de ne hayal gücü varmış. Şehrin ortasında ayının ne işi var aq :D

Şimdilik bu kadar anı yeter. Devamını daha sonra yazarım :)

Bende ilnevyA'yi mimliyorum. Maksat değişiklik olsun :)

İnanılır Gibi Değil!

3 Aralık 2010 Cuma § 0

Ben sabaha kadar ders çalıştım. Bunu yazarken bile inanamayıp "acaba o ders çalışan ben miydim?" diyorum kendi kendime. Bunda ne var demeyin, önceki yazıların birinde yazdığım gibi ben bir sınav için uykumdan feragat etmezdim.

Çok yoruldum, iyi de çalıştım ama değdi gibi. Sabah okula giderken uykusuzluktan yürüyecek, düşünecek halim yoktu ama sınav kağıtları önüme gelince aniden bir dinçlik hissettim. Sınav bitiminde sınavın iyi geçmesinden olacak ki ne uykum kalmıştı ne de yorgunluk.

Sabaha kadar ders çalışmayı çok sevdim diğer dersler için de uygulamayı düşünüyorum :)